BİTMELİ BU KUTUPLAŞMA!

Sevgili okurlar, herkese sevgi dolu bir “merhaba” ile yazıma başlamak istiyorum. Zira, uzun zamandır toplum olarak kendimizden olmayanı, kendimiz gibi düşünmeyeni, oy verdiğimiz partiye oy vermeyeni, sevmeyi bir kenara bırakalım saygımızı da kaybederek düşman gibi görmeye başladık. Tebessüm ile bir merhabayı birbirimizden esirger hale geldik. Özellikle son yıllarda artan bu cepheleşme, kutuplaşma sorunu azalmak yerine her geçen gün daha da keskinleşerek büyümeye devam ediyor. Özellikle seçim dönemlerinde bu gerilim daha da çok hissediliyor. Siyaset ile iç içe olan bir toplum olarak, siyasetteki gerginlik topluma kutuplaşma olarak sirayet ediyor. Bu kutuplaşma sorunu (benden olan/benden olmayan nitelemesi) insanların iş hayatını, sosyal ilişkilerini etkiliyor. İnsanlar, kendisinden olmayana işlerini teslim etmek şöyle dursun sohbeti bile zul kabul ediyor. Bu kutuplaşma sorununa ilişkin TurkuazLab ‘Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları 2020 Araştırması’ adlı çalışması ile son derece detaylı ve sonuçları itibariyle şaşırtıcı verilere ulaşmış.  Araştırmaya konu kişilerin; %75’inin çocuğunun “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının çocuğuyla evlenmesini istemediğini; · %72’sinin “en uzak” hissettikleri partinin taraftarlarıyla iş yapmak istemediğini görüyoruz. · %67’sinin çocuklarının “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının çocuklarıyla oynamasını istemediğini; · %61’inin “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarıyla komşu olmak istemediğini belirttiğini görüyoruz.

Araştırmaya yansıyan bu sonuçlar oldukça üzücü. Şöyle düşünün, bir anne – baba kendisi ile aynı görüşten olmayan ve başkaca bir siyasi partiye oy atan başka bir anne – babanın çocuğu ile kendi çocuğunun oyun oynamasını istemiyor. Ne kadar acı bir sonuç bu! Bu siyasi hoşgörüsüzlük temeline dayalı kutuplaşma çocukların oyun arkadaşlıklarına kadar sirayet etmiş bir durumda. Bu duruma birlikte son vermek zorundayız. Hangi siyasi partiye oy verdiği, neyi - nasıl eleştirdiğine bakmaksızın birbirimizi insanca sevmeyi ve tekrar kucaklaşmayı öğrenmek zorundayız. Yoksa ikiye bölünmüş, birbirinden nefret etmiş, birbirine tahammülü kalmamış, farklı düşündüğü için öteki ilan edilmiş, aynı tarafta olduğu halde aynı tonda eleştirmediği için linç edilmiş, başka partiye oy verdiği için cahil ilan edilmiş bir toplumda mutsuz ve huzursuz bir şekilde yaşamaya ve çocuklarımızı yetiştirmeye devam etmek zorunda kalacağız. Eğer bu saydıklarımı istemiyorsanız; gelin bu kutuplaşmaya birlikte bitirelim. Daha çok dinleyerek, anlamaya çalışarak, nezaketi ve hoşgörüyü elden bırakmayarak, birbirimizi severek ve sayarak, daha çok kucaklayarak aramızdaki buzdan kutupları eritelim. Teşekkürler..