Son zamanlarda hepimizin zihnini kurcalayan ve toplumun en can alıcı sorunlarından biri haline gelen bir soru var:
Aslında cevabı oldukça açık ve net. Gençlerin önünde evliliği neredeyse imkânsız kılan birçok engel var. Ekonomik şartlar, toplumsal baskılar, ailelerin beklentileri ve geleneksel alışkanlıklar bu engellerin başında geliyor.
Bir evlilik hayali kuran genç çift, ortalama bir düğün için kaba bir hesap yaptığında karşısına neredeyse 2 milyon TL gibi bir fatura çıkıyor. Bu rakama düğün salonu, gelinlik-damatlık, takılar, eşyalar, ev kiraları ve daha birçok kalem dahil. Peki soruyorum, yeni hayata atılmış, çoğu hâlâ iş bulamamış ya da asgari ücretle geçinen bir genç bu maliyetin altından nasıl kalkabilir?
Fakat mesele sadece para değil. Asıl mesele zihniyet…
Maalesef günümüzde birçok aile “gösterişli düğün”, “en pahalı koltuk takımı”, “en iyi beyaz eşya” peşinde. Oysa aileler, gençlerin evliliğini kolaylaştırması gereken en önemli destekçileri olmalıyken, çoğu zaman istemeden de olsa bu süreci daha da çetin hâle getiriyor.
Bu gidişatın sonunda ne oluyor peki?
Evlilik zorlaştıkça, zina daha kolay ve erişilebilir bir yol olarak görülmeye başlanıyor. İşte bu da bir milletin manevi, ahlaki ve toplumsal çöküşünü hızlandıran en büyük tehlikedir.
Buradan hem ailelere, hem esnafa, hem iş insanlarına, hem de devlete seslenmek istiyorum:
Gençlerin evlenebilmesi için el birliği şart!
Evliliği teşvik eden, gençleri destekleyen, yüklerini hafifleten bir sosyal dayanışma kültürü inşa etmemiz gerekiyor. Devletin yapacağı ekonomik teşvikler, yerel yönetimlerin sağlayacağı destekler, esnafların anlayışlı yaklaşımı ve ailelerin fedakârlığı bu sürecin en temel taşıdır.
Unutmayalım, evlilik sadece iki kişinin hayatını değil, bir milletin geleceğini şekillendirir.