Kimlik Oluşumu

 

 

 

  Hayat boyu farklı özellik ve karakterde birçok insanla tanışır ve yaşam süreriz. Sahip olduğuna kanaat ettiğimiz bu kişileri tanımlarken veya çağrışım yaparken bazı terimleri kullanırız. Bazı insanlar için; Hırsız, nankör, üçkağıtçı, dolandırıcı, güvensiz, kurnaz, sahtekar, kibirli ve menfaatçi tabirlerini kullanırız. Bazı bireyleri de; Dürüst, delikanlı, adaletli, inançlı, sadık, merhametli, faydalı ve yardımsever diye tanımlarız. Hiç düşündük mü acaba bireylere yakıştırılan ve onlarla özdeşleşen bu terimlerin temelindeki sebep nedir, karakter oluşumunda etkili olan faktörler nelerdir, bireylerin bu kişiliği edinmelerinde çevresel faktörler ne kadar etkilidir? Sorunun ve soruların temelline indiğimizde; Atalarımız tarafından yıllar önce söylenmiş çok değerli ve doğru bir söz olan: “Ağaç yaşken eğilir.’’ Atasözünden yola çıkarak çocukluğa inmekte fayda vardır. Şöyle ki insan boş ve temiz bir kalple dünyaya gelir. Çocukluğundan itibaren zamanla o kalp dolmaya başlar. Bir çocuğun kalbi dolu değil ve boşsa o kalbin iyi ya da kötü anlamda doldurulması daha kolaydır. İnsanlarda çocukluk döneminden başlayan karakter oluşumu ileriki dönemlerde kişilik olarak ortaya çıkar. Gençlik, insanın kimlik edindiği, hayata bakış açısı kazandığı ve şahsiyetin belirginleştiği dönemdir. Kişiliğin oluşumunda sonradan kazandığı çevresel faktörler oldukça etkili olmaktadır. Yetiştiği aile, yaşadığı çevre, rol model aldığı insanlar ve aldığı eğitim kişilik gelişimi üzerinde önemli rol oynamaktadır. Çocuk oyun hamuru gibidir hangi şekli verirsen o şekle bürünür. Bugünün küçüklerini yarının dürüst, doğru, güvenilir, edepli, ahlaklı, hayırsever ve inançlı bireylere dönüştürebilmek için ebeveynlere ve eğitim camiasına düşen en büyük sorumluluk; Çocukların ruh ve düşünce dünyalarını güzel fikirlerle bezeyip onları değerlerine sahip ahlâklı birer insan olarak yetiştirmektir. Bu noktada bir çocuğa Allah sevgisi, islami terbiye, güzel ahlak ve dürüstlük aşılanırsa o çocuk hayatı boyunca erdemli ve iyi ahlaklı biri olarak yaşam sürer. Çocuklar için faydalı uğraş alanları oluşturmak ve zamanı doğru değerlendirmek kimlik oluşumu üzerinde olumlu katkı sunmaktadır. Ünlü düşünür Platon’un dediği gibi; ‘’Boş bir kafa, şeytanın çalışma odasıdır.’’ İnsanın iyi yönde bir uğraşı, faydalı bir girişimi olmazsa kendini boşlukta hisseder. Boşta olan bireyin kötü karakter edinme, günah işleme, suça bulaşma ve yanlışa düşme olasılığı fazla olur.

 

   Birçok ebeveyn ahlaki çöküntünün yaşandığı batı ve büyükşehirlerde çocuğunun büyümesini istemez. Buralar dini etkinin zayıfladığı, ahlaksızlığın ön plana çıktığı, flört tarzı ilişkilerin ve fuhşun yaygın olduğu, sokak, cadde, park ve kafelerin uygunsuz yaşam tarzının yaşandığı yerler haline geldi. Gençlerin fıtratından dolayı namuslu, erdemli, güvenilir ve temiz hayat sürmeleri zaten zordur bir de böyle yerlerde bulundurmak, yaşam sürdürtmek ahlaki çöküntüye ve istenmeyen kişiliğin oluşmasına davetiye çıkartmak demektir. Günümüzde gençler kuşak çatışması yaşamakta ve kontrolden çıkmış durumdalar. Gençler atalarını, büyüklerini, anne ve babalarını değil film ve dizilerdeki oyuncuları, mahalle ve okul arkadaşlarını rol model almaktadırlar. Bundan dolayı Anne ve babaların sözü dinlenmiyor, nasihatleri kulak ardı ediliyor. Gelişimleri açısından bir fırsat olan öğretmenlerden faydalı bilgi edinilmiyor aksine onlara karşı saygısız davranışlar sergileniyor. Kentleşme ve batılılaşmayla beraber yeni nesil; Örf ve adetlerden uzaklaşmış, ahlaki değerlerden kopmuş, insan ilişkileri tükenmiş, aşk ve eğlenceyi yaşam tarzı haline getirmiş, hedef ve gaye edinmemiş bencil, tembel, umursamaz ve duyarsız tutum sergilenmektedirler. Ahlaki değerler gençler tarafından ayaklar altına alınmış, aşk, zevk ve eğlence gençlerimizin hayatını bütünüyle kuşatmış durumdadır. Gençlerin cinsel arzu ve istekleri çocuk dediğimiz yaşta başlamaktadır. Çocukların İnternette pornografi içeriklere ulaşma yaşı tahmin edilemeyecek kadar düştü. Kız-erkek arkadaşlığı çocuk denecek küçücük yaşlarda yaşanmaya başlandı. Eskilerde lise ve üniversitelerde yaşanan sevgili hayatı şimdilerde ilköğretimlere kadar geriledi. Çocuklarda davranış haline gelen bu yaşam tarzı ileride istenmeyen bir kimlik oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Ebeveynlerin bilinçsizliği, vurdumduymazlığı ve sorumsuzluğu yüzünden çocuklar televizyon ve telefonla akran olurlar. Film ve dizilerde; Evlilik dışı ilişkiler, gayr-i meşru ve nikâhsız birliktelikler normalmiş gibi gösterilerek bu tür sosyal hayat bireylere empoze edilmekte ve toplum özendirilmektedir. Bununla beraber TikTok ve ınstagram gibi sosyal medya platformlarının ahlak dışı paylaşımları gençlerin ahlakını dinamitlemekte ve onları zehirlemektedir. Sosyal medya hesapları gençlerin inancı, dünya görüşü, ahlakı ve kimlik oluşumu üzerinde ciddi erozyona yol açmakta, toplumsal ahlakı çökertmektedir.  

 

  Toplum ve ebeveynler olarak gençlerde yaşanan değişimlerden tedirgin oluyoruz. Yaşantılarına baktıkça geleceğe yönelik umutsuzluğa kapılmamak, endişelenmemek haklı olarak elde değil. Görünen köy kılavuz istemez misali öyle bir zaman gelecek ki gençler dini inanışlarından ve ahlaki değerlerinden uzak, örf ve adetlerine kopuk, yardımlaşma ve merhamet duygularını yitirmiş, insani ve vicdani tutumlardan uzaklaşmış, zevk ve sefa düşkünü nesiller yetişecektir. Rabbim evlatlarımızı korusun! Çocuklarımız bizim ve toplumumuzun istikbali ve geleceğidir. Gençlerin inançlı, faziletli, ahlaklı, güvenilir, yardımsever ve dürüst olmaları yarınlarımız için çok önemlidir. Gençlere iyi bir aile terbiyesi verilmeli, sorumluluk bilinci kazandırmalı, kontrol mekanizması oluşturulmalı, güzel örnek olunmalı, kötü arkadaş grubundan uzak tutulmalı ve en önemlisi yalnızlaştırılmamalıdır. Gelecek nesilleri korumak, sağlıklı bir toplum oluşturmak ve olumlu kimlik edinmelerini sağlamak için gençlerimize küçük yaştan itibaren dini, manevi ve ahlaki eğitim verilmelidir.

Etiketler : Kimlik Oluşumu